21 Ekim 2007 Pazar

GEMİDEN İNDİKTEN SONRA

Şehrin şavkı kötüdür.
Bunu küçük bir fahişenin çığlığından anlıyorum.
Sabah torununu seven ihtiyar
Kirli adımlarla dönüyor akşam üzeri.
Ve küçük fahişenin dağlardan yankılanan çığlığı dolduruyor ovayı.
Ben, işte o dağdan bakıyorum
Şehrin titreyen sokaklarına.
Ağarınca gün;
Bu çığlıkla ölen bir serçenin
Buz gibi bedenini buluyorlar kaldırımlarda.
Bilmiyorlar ki bu serçe,
Evden kaçarken bıraktığı yüreğidir
Küçük fahişenin.
Arz-ı endam ediyor şehir.
O da kötüdür.
İğdiş edilmiştir beyinler,
Göğüs kafesimizdeki o yumruk yüreğimiz değildir artık.
Ceketler her zaman bir beden küçüktür.
Ve biz gururla taşırız tasmalarımızı boyunlarımızda.
Şehrin gülü...
Şehrin gülü gözyaşıyla ıslanmadan kızartmıştır yanaklarını.
Şehrin gülü aşkı bilmeyenlerin hediyesidir maşuka.
Belki kötü değildir lakin
Şüphesiz zavallıdır şehrin gülü.
Bir tufan istiyorum yeniden.
Yeniden yaratacak; şehrin şavkını, endamını ve gülünü.
Yeniden ram edecek şehre gönlümü.


Gürkan Biçen

BİR O İMİŞ

Gözyaşına sarıldım ki, o;
Gönüllere şifa bir çığlık imiş...
Alemlerin cemi asi olsa da
Rabb’e ram mai o imiş...
Yol yol nişanlayan yanağı
Kandıran aşktan kurumuş dudağı
Sevda için arındıran duayı
Bir o imiş, bir o imiş...

Gürkan Biçen

Adalet




Şafak vakti boğazlayın domuzları,
Güneşin benzi sararsın.
Akşam vakti parçalayın köpekleri,
Ayın kanı donsun

Gürkan Biçen